Savaş Sanatlarında Bakmak ve Görmek – Görme Disiplini

“Bakmakla görmek arasındaki fark nedir?” diye sormuşlar Mevlana’ya…

Cevaplamış: “Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin…”

Peki savaş sanatları çalışan bizler ne kadar iyi görebiliyoruz, ne kadar iyi anlayıp öğrenebiliyoruz, ne kadar verimli ilerleyebiliyoruz? Bu sorular bizi en temel şu soruya yönlendirir: Savaş sanatları nasıl öğrenilir? Savaş sanatları, okulda matematik veya sosyal bilimler öğrenmek gibi değildir, başka süreçler vardır. Örneğin okulda biz bir konuyu öğrenir, o konuda alıştırmalar ve ödevler yaparak konuyu sindiririz. Daha sonra yeni konuya geçeriz. Fakat savaş sanatlarında süreç böyle işlememektedir. Gelin biraz detaylara inelim. Öncelikle eğitmenimizin gösterdiği hareketlere bakarak anlamaya çalışır, sonra onu kopya etmeye uğraşırız. Çoğunlukla başlangıçta önce hareketleri anlamakta zorlanırız, sonra hareketleri biraz anladığımızı hissetsek de uygulamada zorlanırız.

Çünkü tam bu noktada öğrenmeye çalıştığımız hareketleri anlamak yeterli olmamaktadır. Bu hareketleri doğru uygulayabilmek de anlamanın bir parçasıdır. Dolayısıyla, eğitmenini gözlemle, detaylara bak, şimdi onun aynısını yapmaya çalış, fakat aynısını yaparken kendini de gözlemle ve yanlış gördüğün yerleri düzelt şeklinde bir döngü yönetilmelidir. Böylece kaslarımızı kontrol eden sinir sistemimiz eğitilmektedir. Zaman içinde de bu döngü çok defa tekrar edilmelidir. Her tekrar bize daha çok öğretecek, yeni hareketleri bize alıştıracak, doğal ve en iyi şekilde yapabilmemizi sağlayacaktır. İşte savaş sanatları çalışmakla okulda konuları öğrenmek arasındaki en temel fark buradadır.

Savaş sanatlarında öğrenme süreci, nelere duyarlı olduğumuza, neleri amaçladığımıza, çalıştığımız şeylerde ne kadar bilgili olduğumuza bağlıdır. Eğer bir şey öğrenmek için bütün duyularımızı açarak gözlem yapabilirsek, o zaman bir çok detayı algılamak şansını yakalayabiliriz. Ancak bu demek değildir ki hemen bütün herşeyi hemen görüp öğrenebileceğiz. Ne kadar ileri bir seviyeye ulaşmışsak, o kadar fazla detayı görebilme şansına sahip olabiliriz. Yani hiçbir şey bilmeyenin görebileceği ile daha ileri bir seviyeye ulaşmış kişinin görebileceği detaylar aynı olmayacaktır. Bu durum, ileri seviyeye ulaşmış kişinin bütün dikkatiyle bakabilmesine de bağlıdır. İşte bu sebeple hangi seviyede olursak olalım savaş sanatlarında öğrenme ve ilerleme için her zaman yeni başlayan gözüyle görmeye çalışmak öğütlenir. Maalesef bir çok kişi çalışmalarda ilerledikçe detayları görebilme yetisini kaybedebiliyor. Çünkü ben bunu biliyorum zaten diyerek detaylara bakmaktan vazgeçiyorlar veya detaylara baksalar da görmek için eskisi kadar çaba harcamıyorlar. Unutmamak lazım ki şeytan ayrıntıda gizlidir.

Bu noktada öğrenme sürecini en iyi ve en verimli şekilde yönetebilmenin anahtarı hem eğitmenimizi, hem de kendimizi ne kadar iyi görebilmemizde yatmaktadır. Bu zor bir süreçtir ve büyük emek ister. Bunda başarılı olmak görmeyi ve uygulayarak çalışmayı bir disiplin haline getirmekle olabilir. O yüzden savaş sanatlarına aynı zamanda disiplin sanatları denmiştir.

Eğitmenimiz teknikleri uygularken onu görürüz ama bunu kendimiz yaparken işin sadece mekanik kısmını değil aynı zamanda duygusal ve ruhsal tarafını da deneyimleriz. Bu kısımları eğitmenimizde görmemiz zordur. Bunun için de ayrı bir görme yeteneği geliştirilmelidir. Eğitmenimize göremediğimiz kısımları sorabiliriz, şanslıysak cevap alırız. Alamazsak da gayretlerimizi devam ettirmeye ve kendi yolumuzu çizmeye, bir şekilde bir yolunu bularak öğrenebilmeye uğraşmalıyız.

Tam bu noktada merakımız, motivasyonumuz, ilerlemeye ve öğrenmeye olan açlığımız ön plana çıkmaktadır. Çünkü bunlar irademizi şekillendirir. Öğrenmek ve ilerlemek için merakımızı körüklemeli, ben biliyorum zaten demeyip egomuzu kontrol etmeliyiz.

Sonuç olarak savaş sanatlarında öğrenme ve ilerleme için görme disiplinini geliştirmeliyiz. Gösterilen tekniklerde sadece ellere ve kollara bakınca ayaklar ve adımlamanın nasıl olacağı gözden kaçmakta, adımlamaya bakınca mesafenin nasıl kullanıldığı gözden kaçmakta, mesafeye bakınca zamanlamanın nasıl kullanıldığı gözden kaçmakta ve bu böyle sürüp gitmektedir. Peki öğrenmek için nasıl görmeye çalışmalıyız? Nihayetinde görülmesi gereken şey hareketler bütünüdür. Bunun için saldırı yapanın hareketleri de görülmeli, saldırı yapan ve tekniği uygulayan bir bütün olarak incelenmeli, detaylara dikkat edilmelidir. Daha sonra kendimiz teknikleri çalışırken de kendimizde görmeye çalışacağımız şey aynı şekilde hareketler bütünüdür.

Savaş sanatlarında ilerlemek için yapmamız gerekenlerle dojo dışında yaşantımızda yapmamız gerekenlerle aynıdır. Yani burada anlatılanlar sadece savaş sanatlarıyla sınırlı değildir. İş yaşantımızda, insanlarla ilişkilerimizde, aile ilişkilerimizde, kendimize ve çevremize karşı olan davranışlarımızda, hemen her yerde karşımıza çıkar. Görme ve dinleme disiplinini geliştirmiş bireylerin çevrelerine ve olaylara bakışı bambaşkadır, bunlardan çıkardıkları anlamlar bambaşkadır ve dolayısıyla seçtikleri davranışlar da bambaşkadır. Bakmak sadece gözle olur ama görmek göz yanında kalple, akılla ve bilgiyle olur. Görme disiplinini geliştirebilmek için emek vermenizi umarım.

Tatamide görüşmek dileğimle.

2 thoughts on “Savaş Sanatlarında Bakmak ve Görmek – Görme Disiplini”

Bir Cevap Yazın

Gelişim Aikido Ankara - İlker Gürel sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et